Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
Biyografi
Kitaplar
Makaleler
Aktüel
Akademik
English
Arabic
Diğer Diller
Programlar
Televizyon
Radyo
Youtube
Yazışmalar
Tüm Sualler
Sual Başlıkları
Sual Gönder
TR
EN
AR
Biyografi
Kitaplar
Makaleler
- Aktüel
- Akademik
- English
- Arabic
- Diğer Diller
Programlar
- Televizyon
- Radyo
- Youtube
Yazışmalar
- Tüm Sualler
- Sual Başlıkları
- Sual Gönder
Suallerde, makalelerde, programlarda arama yapın.
Makaleler
Yazışmalar
Programlar
Sual Başlıkları
“
Vakıf
”
için arama neticeleri gösteriliyor
Sual: Düşman istilâsına uğramış İslâm beldelerindeki Müslüman vakıflarının vaziyeti ne olur?
Cevab: Bunlar istilâ edenlerin mülkiyetine girmez. Ecnebîler tarafından işgal edilen topraklardaki vakıflar hakkında, bir mâni bulunmadıkça bu vakıfları mütevellilerinin vakıf olarak idare edeceğine; bu mümkün olmazsa, meselâ Girit gibi yerlerde mübâdele sebebiyle Müslüman kalmamışsa, vakfedenin mülkiyetine, yoksa vârislerin mülkiyetine döneceğine; bunlar mevcut değilse lukata hükmünde olup beytülmâlden hakkı olanların bunlardan bedelsiz istifade edeceğine fetvâ verilmişti. Cumhuriyet devrinde, yurtdışında kalan zürrî vakıfların, mübâdele yoluyla evlâda verileceği; hayrî vakıfların ise Vakıflar Umum Müdürlüğüne devrolunup, mislinin burada ihyâsının uygun olduğuna dair 1938 tarihli bir Şûrâ-yı Devlet kararı çıkmıştır
21 Haziran 2010 Pazartesi
Sual: Satılan vakıf eserlerini satın almak câiz midir?
Cevab: Bir belde işgal edilip, vakıflara dokunulmasa, bunlar vakıf hüviyetini devam ettirir. Ancak vakıflara el konulup satışa çıkarılsa, düşmanın elinden kurtarmak maksadıyla müslümanın bunu satın alması ve herhangi bir işte kullanması (oturması, ticaret yapması, kirâya vermesi, satması) câizdir.
21 Haziran 2010 Pazartesi
Sual: Günümüz dünyasında vakıf malları hususiyetini yitirdi mi, alınıp satılabilir mi?
Cevab: İslâm hukukuna göre vakıf malı, harap olup vakfa faydalı olacak başka bir malla değiştirmek maksadı dışında satılamaz. Şer’î manada vakıf kurmak, şimdiki kanunlara göre mümkün değildir. Bugün bir vakıf malı, vakıf maksatlarına uygun olarak kullanılıyorsa, alınıp satılamaz. Vakıf olmaktan çıkarılmış ise, gaspçının veya mürtedin elinden kurtarmak maksadıyla alınıp mülk edinilebilir ve başkasına satılabilir. Zira gâsıp, gasp etmekle habis de olsa mâlik olmuştur.
16 Kasım 2011 Çarşamba
Sual: Yıkılan bir câminin yeri, câmiden başka bir maksatla kullanılabilir mi? Satılabilir mi? Yerine ev veya işyeri yapılabilir mi? Yoksa kıyâmete kadar ibâdethâne olarak kalması mı gerekir?
Cevab: Yıkılıp, yeniden inşâına imkân verecek kadar geliri olmayan vakıflar satılamaz. Benzeri maksatlarla hizmet veren vakıflara tahsis edilir. Meselâ bir imârethâne harab olup müstağnâ (istifade edilemez) vaziyete düşse, gelirleri yakındaki bir başka imârethâneye sarfedilir. Bu da yapılamazsa vakfın enkazı ve eşyâsı vakfedene veya vârislerine döner. Bunlar belli değilse lukata hükmüne girer. Yani beytülmâle verilir; bu da yoksa satılıp fakirlere dağıtılır. Arsası ise vakıf olarak kalır. Çünki arsayı kirâya verip istifade etmek mümkündür. İslâmiyete göre idare olunmayan yerlerde yıkılan bir mescidin arsası vakfedenin mülkiyetine, yoksa vârislerin mülkiyetine döner. Bunlar mevcut değilse lukata hükmündedir. Fakirlere verilir. Bir câmi gâsıbın veya mürtedin elinde ise, kurtarmak maksadıyla satın alınıp, tekrar câmi yapılabilir. Bu mümkün değilse, başka maksatlarla kullanılabilir.
16 Kasım 2011 Çarşamba
Sual: Bazı Aleviler Müslümanız dediği halde, İslâmiyet ile alâkası olmayan ibâdetler yapıyorlar. İslâmiyet, bunlara ve cemevleri yapılmasına izin verir mi?
Cevab: İslâmiyete göre idare olunan yerlerde, müslümanız diyenler, câmiden başka mâbed yapamaz. Dinin bildirdiği ibâdetlerden başka şeylere ibâdet adını veremez. Aksi takdirde mürted sayılır. Türkiye laik bir memlekettir. Herkes istediği mâbedde ibâdet edebilir. Müslümanlar câmiye, Aleviler cemevine gider. Kimse karışamaz.
16 Kasım 2011 Çarşamba
Sual: Dedelerimizden kalma pek değeri olmayan bir tarla için köyümüzden biri burası vakıf imiş deyince miras taksimi sırasında içimize şüphe düştü. Bu tarlanın ne için vakfedildiği bilinmiyor. Elimizde vakf olduğuna dair bir belge yok. Şu halde şer’î vaziyet nedir?
Cevab: Bir yer vakıf imiş sözü ile vakıf olmaz. Buranın belli bir vakfa ait arazi olduğu hakkında en az iki âdil şahit veya sahih bir vesika (vakfiye, mahkeme kararı vs) olmalıdır. Bu da ancak İslam mahkemesinde bahis mevzuudur. Vakıf malının dedelerinizin eline nasıl geçtiği bilinmiyor. Kaldı ki vakfın ne vakfı olduğu da belli değildir. Eskiden köylerin gelirini devlet vakfa tahsis ederdi. Bu şer’î manada bir vakıf değildir. Sizinki de böyle olsa gerektir. Eğer mesela köy camisinin vakfı ise, bunun da ispatı lazımdır.
2 Mayıs 2012 Çarşamba
Sual: Bir fıkıh kitabında: “Üç türlü vakıf vardır: Yalnız fakirler için olur. Önce zenginler, sonra fakirler için olur. Hem zenginler, hem de fakirler için olur” diyor. Önce zenginler için olan vakıf ne demektir?
Cevab: Vakıf sadece zenginlere olmaz. Zenginlerin de istifade etmesi isteniyorsa, önce zenginlerin, sonra fakirlerin istifadesi şart koşulur. Meselâ bir kimse kendi soyundan gelenlere vakıf yapsa caizdir. Ama sadece ailesinin zenginlerine vakıf yapamaz.
8 Mayıs 2012 Salı
Sual: Câmi şadırvanında ve bir talebe yurdunda abdest alırken kullandığımız su vakıf suyu mudur?
Cevab: Su vakfedilmez. Zira menkuller vakfa mevzu olmaz. Ancak bir tarlanın su hakkı vakfedilebilir. Abdest alırken su mahallinde kullanılmaktadır. Suyu israf etmemek lâzımdır.
21 Aralık 2012 Cuma
Sual: Sebilden abdest alınabilir mi?
Cevab: Sebil vakfedilmiş, gelen geçen içsin, abdest alsın diye konulmuş su veya çıkarılmış kuyu yahud çeşmedir. İçmek için konulan sebilden abdest alınamaz.
6 Haziran 2013 Perşembe
Sual: Fatih Sultan Mehmed’in Ayasofya vakfiyesinde câmiyi vakıf olmaktan çıkaran kimseye beddua ettiği doğru mudur?
Cevab: Evet. Bu ifade bütün vakfiyelerde klişe olarak geçer. Şart-ı vâkıf, nass-ı şâri gibidir. Yani vakfeden şartı, âyet ve hadîs hükmü gibidir. Kimse değiştiremez.
25 Temmuz 2013 Perşembe
Sual: İslâmiyette câmi yıkmaya cevaz verilmiş midir?
Cevab: Umumun menfaati için yıkılıp, parası ile yeni bir vakıf kurulur. Câmi harab olmuşsa veya cemaati kalmamışsa yahud buradan yol geçmesi gerekiyorsa, câmi yıkılabilir. Osmanlı tarihinde az da olsa misalleri vardır.
8 Aralık 2013 Pazar
Sual: Eski câmi, taziye evine dönüştürülebilir mi?
Cevab: Bir mescid harab olsa veya içinde namaz kılınmaz hâle gelse, o mescid, İmam Muhammed’e göre vakfedenin mülküne döner. Mescidi yaptıran belli değilse, lukata gibi olur. Beytülmâle veya fakirlere ait olur. Böyle bir mescid İmam Ebu Yusuf’a göre ebediyyen mescid olarak kalır; esah ve müftabih olan da budur. Şâfiî ve Hanbelîlere göre satılıp, başka bir mescide sarfedilebilir. Bir kavle göre bina edeni bilinmeyen bir mescid kullanılmaz hâle gelip, cemaat yeni bir mescid inşa etmişse, bu eski mescid satılıp yeni mescide sarfedilebilir (Fetâvâ-i Hayriyye). Şu halde bu eski mescid, yeni yapılan mescidin müştemilatına katılır ve hayırlı bir işte kullanılabilir.
9 Mart 2014 Pazar
Sual: Şimdi şahısların yaptırdığı Kur'an-ı kerim kursları vakıf mıdır? Buraya yapılan yardımların hükmü nedir?
Cevab: Vakıf için gereken şartlara riayet etmiş; mesela mülk gayrımenkulünü vakfettiğini söylemişse demişse evet. Yine de İslâm hukukuna göre idare olunmayan bir düzende şer'î vakıf kurmak ve idame ettirmek çok zordur. Buraya yapılan para, çek, senet gibi menkulat veya sandalye, halı gibi vakfı câiz olan mallar, vakfı kurana veya cemiyetin reisine yapılmış şartlı hibelerdir. Hibe ahkâmına tâbidir. Maksada tahsis edilince, sadaka-i cariye olurlar.
11 Aralık 2014 Perşembe
Sual: Vakıflar ile ortak bir arsa var. Bu arsaya kat karşılığı inşaat yapmak istiyoruz. Vakıflar hariç, diğer arsa sahipleri ile anlaştık. Vakıflar bizi izâle-i şüyû davası açmaya yönlendiriyor. Böyle bir dava açıp vakıfların hissesini almak uygun mudur?
Cevab: Başka çare var mı? Gâsibin elinden kurtarmak maksadıyla vakıf malı alınabilir.
30 Mart 2015 Pazartesi
Sual: Kendi evini vakfın evidir diye kiraya verse, kiraya ne lazım gelir?
Cevab: Kira, evin sahibine aittir. Vakfa vermesi gerekmez. Ama yalan söylemek günahtır. Hele bundan ayrıca maddî menfaati varsa, mesela vakıf diye kiracı emsalin üzerinde kira vermeyi kabul etmişse, bu caiz olmaz.
12 Haziran 2016 Pazar
Sual: Yolculuk yaparken mola yerindeki bir mescidde toz içinde eskimiş mushafı alıp, oraya yeni bir mushaf koysak caiz midir?
Cevab: Hayır. Eski mushafı almak caiz olmaz, vakfedilmiştir.
12 Haziran 2016 Pazar
Sual: Vakfa ait bir talebe yurdunda, sosyal ihtiyaçlar ve bilhassa burslar, vakfedenin malından mı karşılanır. Bu para kifayet etmezse, başkasının hediyesinden karşılanabilir mi? Bu hizmetten istifade edenlerden para alınabilir mi?
Cevab: Bu gibi hususlar için vakıfnameye bakılır. Zenginler vakıftan ücreti mukabilinde istifade edebilir. Vakfa teberru caizdir. Vakıf ticaret yapabilir. Bu takdirde, alıp sattığı şeyler için ticaret ahkâmı caridir. Talebe yurdu, geliri vakfa giden bir otel gibi düşünülür. Fakir talebe burada parasız kalıyorsa, bu vakfın şartlarından ise caizdir.
21 Nisan 2017 Cuma
Sual: Ayasofya Câmii dinen câmi hükmünde midir? Kadınlar muayyen günlerinde ziyaret edebilir mi?
Cevab: İmam Ebu Yusuf'a göre harab olan mescidler kıyamete kadar mesciddir. Fetva da böyledir. Nitekim İbni Âbidin’de, bir kimse mescide girmemeye yemin etse, harap bir mescide girse yemini bozulur; fetva da böyledir, diyor. İmam Muhammed’e göre harab olan mescid, yaptıranın vârislerine intikal eder.
6 Mayıs 2017 Cumartesi
Sual: Babamın dedesinden bana intikal eden ve üzerinde hicri x yılında x şehrinin x câmii imamı tarafından kütüphane-i cedid isimli bir yere vakfedildiğini gösteren mühürlü bir yazma eser var. Bunun elimde durması vebal midir?
Cevab: Bu yazı, gasp olduğuna delalet etmez. Zira vakıf salâhiyetdarı tarafından bir şer’î sebebe mebni satılmış olabilir. Vakıf yok olup, malları vârislere veya beytülmâle veya fakirlere intikal etmiş olabilir. Yazı hakikati aksettirmeyebilir. Binaenaleyh elde tutmak vebal değildir. Bir yazma eserler kütüphanesine verilirse iyi olur. Belki herkes istifade eder.
2 Temmuz 2017 Pazar
Sual: "Kızılay, İhlâs vakfı gibi yardım teşkilâtı, dînin (Hibe) ahkâmına tâbi’dirler. Vakf değildirler. Çünki, altın ve kâğıd liralar vakf edilince, kimsenin mülkü olmazlar. Yardım cem’ıyyetlerine teberru’ edilen malları, paraları ise, alâkalı me’mûr kabz edince, cem’ıyyet reîsinin mülkü olur. Cem’ıyyetde çalışan me’mûrlar, cem’ıyyet reîsinin vekîlleridir." Şu halde bir vakfa yapılan teberruyu, o vakıfta çalışan biri teslim alsa, vakfın reisinin mülkü olduğu mu anlaşılır?
Cevab: Evet. Ama burada kastedilen mülk, şer’î hukuktaki mülk ile birebir aynı değildir. İbareden de anlaşıldığı gibi bu, şartlı hibedir. Dârülharbde İslam hukukuna göre vakfın çalışması kolay olmadığı için, vakıf ve cemiyetler (dernekler), bu usule göre hareket ederler Yani vakfa veya cemiyete yapılan bağış, hükmen cemiyetin veya vakfın reisine yapılmış hibe gibidir. Ancak reis bunu kendi hususi işine harcayamaz; miras bırakamaz. Cemiyetin veya vakfın maksatları çerçevesinde dilediği gibi kullanır. Yeni bir reis seçildiği zaman veya öldüğü zaman bu hibeler yeni reise intikal eder. Eski reis ona devreder. Hakikî mülk olsaydı, miras kalması veya dilediği gibi harcayabilmesi lâzımdı. Beytulmalde halifenin tasarrufu gibidir.
1 Ağustos 2017 Salı
Sual: Osmanlılardaki külliye tabirinin doğru olmayıp, buna imaret demek lazım geldiği doğru mudur?
Cevab: Osmanlılar, câmi, hamam, imaret, mekteb, medrese, dârüşşifâ, tâbhâne gibi yapılar topluluğuna külliye ismini veriyorlar. Küll, bütün, tamam manasına gelir. Bugün modern Araplar, fakülte için külliye tabirini kullanıyor. Kolej kelimesinin buradan geldiği rivayet edilir. İmâret, tamamen farklıdır. Fakirlere ve hazineden hakkı olanlara, mesela medrese talebelerine yemek çıkan vakıf eseridir. Modern Araplar, apartmana imaret derler.
2 Eylül 2017 Cumartesi
Sual: İş yerinde eskiden mescid olarak kullanılan oda şimdi tuvalete çevrilebilir mi?
Cevab: Burası şer’î manada vakıf mescid değildir. Sahibi, mescid olmaktan çıkarıp, başka bir maksatla kullanabilir.
Sual: Osmanlı vakıf sisteminin sürekliliği hakkında final projesi hazırlıyorum. Okuduğum kaynaklar, büyük şehirler dışında, zengin hamileri olmadığı için, vakıfların az olduğu ve taşra halkının vakıflardan büyük şehirlerdekiler kadar faydalanamadığı neticesine varmışlar. Bu doğru mudur?
Cevab: Taşra ile alakası yoktur. Bazı medreselerin vakıfları azdır veya zaman içinde toprak kayıpları ve enflasyon sebebiyle azalmıştır. Elbette ki bu vakıfların faaliyetleri de o nispette olmuştur. Yoksa taşrada da zengin vakıflara sahip çok sayıda medrese vardır. Anadolu'nun her şehrinde kimi Selçuklular'dan kalma kimi Osmanlılar tarafından yapılmış, Arap beldelerinde ise eski zamanlardan intikal etmiş çok sayıda medrese olduğunu biliyoruz. Medreseler hakkında Ekmeleddin İhsanoğlu'nun, George Makdisi’nin ve Ahmet Çelebi'nin eserleri bu mevzuya dairdir.
3 Mayıs 2020 Pazar
Sual: Milli Eğitim Bakanlığının bastırdığı bir ders kitabında: “Klasik devirde Osmanlı Devleti’nde maarif ve sıhhiye hizmetlerini temin eden vakıflar, modernleşmeye ayak uyduramamıştır. Vakıf kurucularının okutulacak kitaplar dâhil eğitim safahatını tayini, modernleşmenin önünde büyük bir engel olmuştur” yazıyor. Medreselerde okutulacak kitaplara vakıf kurucuları mı karar veriyordu?
Cevab: Medreseler vakıftır. Vakıflar muhtar müesseselerdir. Vakfın kurucusu, vakfın işleyiş usulüne de karar verir. Medresede okutulacak derslere, kitaplara ve bunu hangi hocaların vereceğine, vakfın kurucuları ve hocalar karar verir. Bu, Avrupa’nın köklü üniversitelerinde de böyledir. Ama medreselerin zamana ayak uyduramadığı, hatta fen derslerinin kaldırıldığı iddiası sözü uydurmadır. Katip Çelebi bu mevzuda sathi bir takım tespitlerde bulunmuş; herkes bu yanılgıyı devam ettirmiştir. Nitekim sonraki alim icazetnameleri ve de yazılan ilmi eserler bunu yalanlamaktadır. Bunu söyleyenlerin Osmanlılarda yazılan binlerce ilmi eserden, hiç değilse IRCICA'nın bunların listesine dair neşriyatından haberdar olmadığı anlaşılmaktadır.
22 Nisan 2021 Perşembe